Yerkürenin üzerinde nasıl oluştuğu henüz tam olarak anlaşılmamış birçok doğa harikası mevcut. Dünya turu yapma düşüncesi genellikle Avrupa, Asya ve Afrika’nın çeşitli turistik şehirleriyle sınırlı kalır. Ancak sadece popüler şehirlerden ibaret olmayan, keşfedilmeyi bekleyen çeşitli yerleri hiç düşündünüz mü? Dünyada hâlâ gizemi çözülememiş, nasıl meydana geldiği bilinmeyen birçok olağanüstü manzara bulunuyor.
Hayal edemeyeceğiniz kadar farklı bu yerleri keşfetmek gerçekten unutulmaz bir deneyim olacaktır. Dünyanın en ilginç yerlerini merak ediyorsanız, bu yazı tam size göre.
İşte karşınızda dünyanın en etkileici doğa harikaları…
Gansu Zhangye Danxia Ulusal Parkı- Çin
Belki de yüzölçümü bakımından dünyanın en tuhaf oluşumlarına sahip olan Çin, doğa severlerin en çok tercih ettiği destinasyonlardan biridir. 2010 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne eklenen Gansu bölgesindeki Zhangye Danxia Jeoparkı, kırmızı, turuncu, yeşil ve sarı renklerdeki kayalarıyla hayranlık uyandırıyor. Bu kayaların, 24 milyon yıl önce meydana gelen tektonik hareketlerle oluşan kum ve minerallerin birikimi sonucu ortaya çıktığı düşünülüyor. Milyonlarca yıl süren bir süreçte rüzgar ve yağmur etkisiyle kayalar katman katman birleşerek bu renkli manzarayı oluşturdu.

Bu doğal harikayı ziyaret etmek için bir organizasyona katılmanız gerekmektedir. Tek başınıza kendi aracınızla parka giriş yapmanız mümkün değildir.
Dallol Volkanı – Etiyopya
Dünyanın en yüksek sıcaklığa sahip alanı olarak bilinen Dallol’un volkanik gölleri, varlığını hayal edemeyeceğiniz renklerle doludur. Volkanik patlama sonucu oluşan bu göller, Afrika plakasının kırılması ve kaynar yer altı sularının yüzeye çıkmasıyla çeşitli minerallerle birleşerek biçimlenmiştir.


Volkanik patlama sonucu ortaya çıkması bilinen bu göllerin yanı sıra, yerel Afar halkı arasında dolaşan bir efsaneye göre; geçmişte halk hazineleri içinde zenginlik içinde yüzerken, açgözlülükleri nedeniyle Tanrı tarafından bu hazinelerin tuza dönüştürüldüğü anlatılmaktadır.
Dallol Volkanı’nın göllerinin sıcaklığı 50 dereceyi aşmaktadır, bu nedenle suya düşen bir kişinin hayatta kalma şansı oldukça düşüktür. Bu sebeple bölgede gezerken dikkatli olmakta fayda var. Dallol Volkanı’nı gezmek isterseniz, askeri bir rehberle gitmeniz zorunludur.
The Dark Hedges – İrlanda
Korku filmi sahnelerini anımsatan The Dark Hedges, aslında kayın ağaçlarının yarattığı doğal bir tüneldir. Stuart ailesinin 18. yüzyılda evlerinin giriş yoluna diktiği 150’den fazla ağacın büyümesiyle bu karanlık ve ürkütücü yol ortaya çıkmıştır.


Kasvetli havası ürkütücü görünse de gün batımında ortaya çıkan mistik atmosferde yürüyüş yapmak oldukça keyiflidir. İngiltere ve İrlanda’dan düzenlenen çeşitli turlarla ziyaret edebileceğiniz Dark Hedges bölgesinde, ağaç dallarının oluşturduğu gölgelerden korkmamanızı hatırlatırız.
Antilop Kanyonu – Arizona, ABD
Dikey ve spiral şekillere sahip Antilop Kanyonu, yüksek hızda akan suların meydana getirdiği bir doğal oluşum gibi görünüyor. Yeryüzünde olduğuna inanmakta zorlanacağınız bir görsel şölen sunan bu kanyon, suyun aşındırdığı kumlar, kayalar ve ağaç kütüklerinin labirent şeklinde koridorlar haline gelmesiyle oluştu. Çok sayıda iniş çıkışa sahip olan kanyon, güneş tepeye ulaştığında oluşan pembe ve kırmızı geçiş katmanlarıyla büyüleyici manzaralar oluşturuyor.


İki bölümü olan kanyonun alt kısmında ağırlıklı olarak basamaklar bulunmaktadır. Yorucu bir tırmanış yapmak istemeyenler, üst kısımda daha fazla ışık alan düz alanları keşfedebilirler.


Kaktüs Plajı – Avustralya
Dünyanın en şaşırtıcı yerlerinden biri olarak bilinen Kaktüs Plajı, sosyal medyada paylaşılan fotoğraflardan sonra popülerlik kazanmıştır. Bu plaj, hem sörf hem de fotoğraf meraklıları için adeta çölde bir vaha gibidir. Suyun yüksek tuz seviyesi ve tuz sever algler ile halobakteriler olarak bilinen pembe bakterilerin birleşimi, plaja bu eşsiz rengi vermektedir. Su seviyesi düştüğünde plaj daha canlı görünmektedir; bu da mevsimlere göre değişen manzaralara sahne olmasına neden olur.
Avustralya’nın en ünlü kamp ve sörf noktalarından biri olan Kaktüs Plajı, 1600’lü yıllarda Hollandalılar tarafından keşfedilmiştir. Ulusal Sörf Topluluğu tarafından kutsal kabul edilen bu plaj, 2012 yılında Ulusal Sörf Rezervi olarak ilan edilmiştir. Kaktüs Plajı’nı ziyaret etmek için yalnızca sörf yapmanız gerekmez; burada güneşlenmek, yürüyüş yapmak ya da balık tutmak da mümkündür.


Okyanustan ince bir kıyı şeridiyle ayrılan Hillier Gölü, Avustralya’nın bir diğer ilginç doğal oluşumudur. Göl, pembe rengiyle masal dünyasından fırlamış gibi görünmektedir.