Yazın son sıcak günleri yavaşça geride kalırken, huzurun ve sükunetin mevsimi olan sonbahar kapımıza dayandı. Bazıları tarafından hüznün mevsimi olarak anılsa da, sonbahar, sunduğu renk cümbüşü ile buz gibi gri şehirleri bile bir festivale çeviriyor. Doğanın en güzel renkleriyle donandığı bu dönemde, tatil beldeleri kalabalıklardan uzaklaşıp en saf haliyle kendini gösteriyor. Sonbaharın bu huzur dolu zamanında, müzelerde, plajlarda ve restoranlarda sıra beklemek yerine, istediğiniz her şeyi rahatça deneyimleme fırsatına sahip olabilirsiniz.
Özellikle deniz tatili arayışında olup kavurucu sıcaklıkları sevmiyorsanız, deniz suyunun sıcaklığının arttığı sonbaharda deniz keyfini mutlaka denemelisiniz. Şehrin turistik noktalarını hafif bir rüzgar eşliğinde uzun yürüyüşler yaparak keşfedebilirsiniz.
Türkiye, dört mevsimi bir arada yaşatan eşsiz doğal güzellikleri ile sonbaharda da harika tatil rotaları sunuyor. Haydi, sonbahar mevsiminde yazı yaşayabileceğiniz yerleri birlikte keşfedelim.
Datça
Yaz aylarının en çok tercih edilen bölgelerinden biri olan Datça, Ege ve Akdeniz’in birleşim noktasında yer alır. Masmavi denizi ve yemyeşil doğasıyla her mevsim ziyaretçilerini etkisi altına alıyor. Eğer tarihi bir keşif yapmak istiyorsanız antik kentleriyle, huzurlu bir tatil arıyorsanız cennet koylarıyla sürükleyici rotalarını sunuyor. Sonbaharın hafif serinliğinde sakin bir tatil geçirmek için Datça mükemmel bir tercih.
Kaz Dağları
Edremit Körfezi kıyısında efsanelere konu olmuş Kaz Dağları, yıl boyunca ziyaretçilerin akınına uğruyor. Sarı Kız, Baba Tepe ve Karataş Tepesi olmak üzere üç zirvesi bulunan Kaz Dağları, sayısız doğal güzellik barındırıyor. Bu zirvelerde uzman rehber eşliğinde doğa yürüyüşleri de yapabilirsiniz. Kaz Dağları Milli Parkı’nı isterseniz tek günlük gezilerle keşfedebilir, isterseniz çadır kurarak kamp keyfini çıkarabilirsiniz.
Kaz Dağları’nda Sarıkız Türbesi, Antandros Antik Kenti, Şahindere Kanyonu, Hasan Boğuldu Göleti, Mıhlı Çayı ve Güre Kaplıcaları gibi hem doğal hem de tarihi güzellikleri bir arada keşfedebilirsiniz.
Nemrut
Adıyaman’ın dünya çapında ünlü kültürel mirası Nemrut Dağı, Kommagene Krallığı’na ait anıt mezarları, heykelleri ve tümülüslere ev sahipliği yapmaktadır. Dünyanın dört bir yanından ilgi gören Nemrut, 1987 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmiştir. Kommagene Kralı 1. Antiochos’un tanrılara ve atalarına adanan anıt heykelleri, dağın çeşitli alanlarına yayılmıştır; bu yapıların en yoğun bulunduğu yer ise kutsal kabul edilen doğu bölgesidir.
Dünyanın en güzel gün doğumları ve gün batımlarına ev sahipliği yapan Nemrut Dağı’nda, gün doğumunu izlemek, listeye mutlaka eklenmesi gereken deneyimler arasında yer alıyor.
Kapadokya
Türkiye’nin turizm cenneti ve özellikle son yıllarda Uzak Doğulu turistlerin favorisi haline gelen Kapadokya, peribacaları gibi doğa harikası oluşumları ve her mevsimde büyüleyici manzaralar sunmaktadır. Kapadokya’da ATV veya atla safari yaparak peribacaları arasında keyifli turlar gerçekleştirebilirsiniz. Ayrıca, sıcak hava balonuyla Kapadokya’nın beyaz manzarasına yükselirken, gün doğumuna tanıklık edebilirsiniz.
Kapadokya’da, dünyanın en büyük yer altı şehirlerinden biri olan Derinkuyu’yu ve açık hava müzelerini ziyaret edebilir, hemen yanı başındaki Avanos’ta çömlek yapımını öğrenerek kendi eserlerinizi oluşturabilirsiniz.
Konya
Maneviyat dolu mistik bir tatil için en uygun yerlerden biri olan Konya, medreseleri, türbeleri, tarihi yapıları ve müzeleri ile farklı bir deneyim sunmaktadır. Mevlana’nın doğum günü olarak kabul edilen 30 Eylül’de Konya’yı ziyaret ederseniz, dönemin etkinliklerine katılma fırsatına sahip olabilirsiniz.
