Bazı yerler, adım attığınızda içten bir huzursuzluk hissetmenize neden olur. Doğa sanki bir şeyler fısıldıyor ama sözlerini anlayamıyorsunuz. İşte Vermont’un tenha ormanlarında bulunan Bennington Üçgeni, tam da böyle bir alan. Burası, açıklanamaz kaybolmalar ve gizemli olayların merkezi. Seri katiller mi? Uzaylılar mı? Yoksa doğanın kendisi mi? Gelin, bu esrarengiz üçgenin derinliklerine birlikte dalalım.

Bennington Üçgeni nerede?

Bennington Üçgeni’nin merkezinde, Glastenbury Dağı yükseliyor. Bir zamanlar kerestecilikle canlı olan bu bölge, 19. yüzyılın sonlarına doğru terk edildi ve doğa tarafından sarıldı. Şimdi burada neredeyse kimse yaşamıyor; sadece rüzgarın uğultuları ve anlatılmamış hikayelerin gölgeleri mevcut. Fakat bu ıssızlık, birçok kişinin son durağı oldu. 1940’lardan itibaren, bu alanda açıklanamayan kaybolmalar birbirini takip etti. Kayıp avcılar, öğrenciler, hatta otobüs yolcuları… Kaybolan bireyler bir daha asla bulunamadı.

Her şey 1945 yılında başladı. Middie Rivers, deneyimli bir avcı ve yerel bir rehberdi. Ormanları çok iyi tanıyordu. Ama bir gün, dört avcıya liderlik ederken aniden kayboldu.

Neredeyse bir anda gözden kayboldu. Onu bulmak için 300’den fazla asker ve gönüllü, günlerce ormanları didik didik etti ama hiçbir iz veya ipucu bulamadılar. Sanki yer onu yutmuş gibiydi.

Bir yıl sonra, Paula Welden adındaki bir öğrenci de aynı bölgede kayboldu. Bennington Koleji’nde okuyan Welden, bir gün Long Trail’e yürüyüşe çıktı ve bir daha geri dönmedi.

Tanıklar, onun kolayca fark edilecek kırmızı kıyafetler giydiğini ifade ediyor, ama ilginç bir şekilde, ne cesedi ne de herhangi bir eşyası asla bulunamadı. Babasının çabalarına ve verilen 5.000 dolarlık ödüle rağmen, olayın gizemi çözülemedi.

Üç yıl sonra, sıradaki kaybolma vakası James E. Tedford’a ait. 68 yaşındaki adam, bir otobüs yolculuğu yapıyordu. Yolcular ve şoför, onun otobüse bindiğini ve yolculuğun sonuna kadar yerinde oturduğunu gördüler. Ancak Bennington’a vardıklarında, adam koltuğunda yoktu. Eşyaları hâlâ duruyordu ama kendisi ortadan kaybolmuştu. Hareket halindeki bir otobüsten nasıl kayboldu? Paranormal güçler mi devredeydi?

İlginizi çekebilir:

Antik Kentlerden Ekin Çemberine: Pasifik Okyanusu’nda Keşfedilen En İlginç 11 Şey

1950 yılına gelindiğinde bir başka kaybolma vakası yaşandı. Bu kez küçük Paul Jepson kaybolmuştu.

Sekiz yaşındaki çocuk, annesi domuzlarla ilgilenirken mutlu bir şekilde oynuyordu. Ama bir anlık dikkatsizlik, çocuğun sonsuza dek kaybolmasına yol açtı. İz sürmek için getirilen köpekler, bir kavşak noktasında onun kokusunu kaybetti. Acaba araba ile mi kaçırıldı? Yoksa Bennington Üçgeni’nin bilinmeyen güçleri onu içine mi çekti? Babası daha korkutucu bir şey söyledi: “Oğlum dağların çağrısına kapıldı.”

Cesedi bulunan tek kurban Frieda Langer’dı.

Aynı yıl, deneyimli yürüyüşçü Frieda Langer, küçük bir dereye düştü ve kıyafetlerini değiştirmek için kampına dönerken kayboldu. Ancak ne kampına ulaştı ne de bir kez daha göründü. İlginç olan, altı ay sonra cesedinin bulunmasıydı. Ancak o kadar bozulmuştu ki ölüm nedeni belirlenemedi. Bu, Bennington Üçgeni’nde kaybolup cesedi bulunan tek kişi oldu.

Şimdi, biraz düşünelim. Bu kadar çok kaybolmanın, neredeyse hepsinin aynı zaman diliminde ve aynı bölgede gerçekleşmesi… Sizce de çok fazla bir tesadüf değil mi?

İlginizi çekebilir:

Roma Katakompları: İtalya’nın Yer Altında Bulunan Gizemli Ölüler Şehri

İşte ortaya atılan teorilerden bazıları…

Bazıları, bir seri katil olabileceği fikrini öne sürdü. Ancak kaybolanların yaşları, cinsiyetleri ve durumları arasında bir bağ olmaması bu teoriyi zayıflatıyor. Bir seri katilin belirli bir “deseni” olması beklenir, fakat burada böyle bir şey yok.

Diğer bir teori ise vahşi doğanın etkisi. Ama bu kadar deneyimli avcıların nasıl kaybolduğu sorusu kalıyor. Vahşi hayvan saldırıları sonucu kaybolsalardı, en azından bazı izler bulunur muydu? Ayakkabı, kıyafet parçası, kan… Hiçbir şey yok.

Paranormal olaylar mı? Burada işler daha ilginç hale geliyor. Bölge, UFO gözlemleri, Bigfoot hikayeleri ve hayalet efsaneleriyle çevrili. Hatta bazı tanıklar, radyo frekanslarında garip sesler duyduklarını ve gökyüzünde açıklanamayan ışıklar gördüklerini iddia ediyor. Belki de burası dünya dışı varlıkların deney yaptığı bir alan.

Bir diğer teori ise zaman kaymaları ve paralel evrenler üzerine. Bilim kurgu gibi mi geliyor? Belki de öyledir. Ama pek çok kişi, belirli alanlarda zamanın farklı aktığını ve insanların aniden farklı bir boyuta kayabileceğini düşünüyor. Özellikle Tedford’un otobüs yolculuğunda ortadan kaybolması olayını düşündüğümüzde, bu teori o kadar da çılgınca gelmiyor.

Peki, günümüzde durum nedir? Artık insanlar eskisi kadar sık kaybolmuyor. Ancak bölgenin ürkütücü atmosferi devam ediyor.

Macera arayan paranormal araştırmacılar, gizem sever gezginler ve bazı cesur kampçılar hala buraya akın etmeye devam ediyor. Çoğu kişi burada garip bir enerji hissettiklerini dile getiriyor. Pusulaların şaşırdığı, navigasyon sistemlerinin bozulduğu ve insanların açıklanamaz bir şekilde kaybolduğu hikâyeleri hâlâ dolaşıyor. Belki de bu alan, bizim anlamadığımız bir şeyin kontrolü altında. Ya da belki de gerçek cevap ormanın derinliklerinde gizlidir.

Sonuç olarak, Bennington Üçgeni hâlâ tam olarak açıklanamayan bir olgu. Bir gün, burada gerçekleşenlerin tam anlamıyla çözüleceğini umuyoruz. Ama o zamana kadar, bu gizemli bölgeye adım atan herkesin kalbinde bir ürperti belirecek. Belki de bu sır, sonsuza dek gölgeler arasında kalmaya mahkumdur…

Kaynak 1

İlginizi çekebilir:

Kayıp Prenslerden Yeşil Tenli Çocuklara: Günümüzde Hâlâ Açıklanamayan 7 Orta Çağ Gizem