İstanbul denilince akla gelen ilk yerlerden biri şüphesiz ki İstiklal Caddesi’dir. Her gün milyonlarca ziyaretçiyi ağırlayan bu dinamik cadde, alışverişin, eğlencenin ve lezzetlerin yanı sıra, derin bir tarihi geçmişin de merkezidir. Yüzyılı aşkın süredir pek çok hikâyeye ev sahipliği yapan bu caddenin en büyük sırrı ise, gözlerden uzak ama kalbinin tam altında gizlenmişti. 2017 yılında, Rumeli Han’da gerçekleştirilen bir restorasyon çalışması adeta bir tarih hazinesini gün yüzüne çıkardı: Gizli tünel! Gelin, bu gizem dolu geçidin tozlu sayfalarını birlikte aralayalım. İşte İstiklal Caddesi’ndeki gizli tünel ve hikâyesi…
Ragıp Paşa’nın görkemli hayali: Rumeli Han
İstiklal Caddesi’nde yürüyüş yaparken çoğumuzun gözden kaçırdığı anıtsal yapılardan biri Rumeli Han’dır; bu yapı, bir dönemin ihtişamını ve vizyoner bir kişiliğin hayallerini yansıtır. 19. yüzyılın sonlarına doğru, Sultan II. Abdülhamid’in Başmabeyincisi Sarıcazade Ragıp Paşa tarafından inşa edilmiştir. Mimarisi, dönemin ruhunu yansıtan neoklasik çizgilere sahip olsa da, cephesindeki ana giriş kapısı farklı stillerin uyumlu bir bileşimi olan eklektik bir eserdir. Dikkatli gözler, yapının barok ve ampir tarzındaki ince detaylarını fark edebilir.
Ragıp Paşa yalnızca bir devlet adamı değil, ayrıca ileri görüşlü bir tüccardı. Hayali, Osmanlı İmparatorluğu’nun hüküm sürdüğü kıtaları simgeleyen bir hanlar üçlüsü oluşturmak oldu. Bu hayalini, Asya’yı temsil eden Anadolu Han, Afrika’yı temsil eden Afrika Han ve Avrupa’yı temsil eden Rumeli Han’ı inşa ettirerek gerçekleştirdi. Rivayet odur ki, eğer ömrü vefa etseydi, bunun yanı sıra Amerika ve Avustralya’yı temsil eden hanlar da inşa ettirmek istiyordu.
İlginizi çekebilir:
Uzay Meraklısı ve Kandilli Rasathanesinin Kurucusu Muhammed Fatin Gökmen Hakkında 8 Bilgi
Rumeli Han’ın altında gizli bir tünel ağı olduğuna dair efsaneler

Rumeli Han, zamanla sadece bir ticaret merkezi olmanın ötesine geçmiş, 1895’te açılan efsanevi Rebul Eczanesi ve 1915’ten itibaren uzun yıllar hizmet veren ünlü Abdullah Efendi Lokantası gibi mekanlara ev sahipliği yaparak İstanbul’un sosyal hayatının önemli bir parçası haline gelmiştir. 1990’lara gelindiğinde ise han, kafeleri, tiyatrosu ve konserleriyle sanat ve bohem yaşamının merkezine dönüşmüştür.
Tünel nasıl keşfedildi?

Peki, İstiklal Caddesi’ndeki gizli tünel nasıl bulundu? Yıllar boyu sadece bir sır olarak kalan ve efsanelerle anılan bu tünel ağı, 2017 yılında gerçekleştirilen kapsamlı bir restorasyon çalışması sırasında nihayet ortaya çıktı. İnşaat işçileri, hanın zemininde beklenmedik bir boşluk keşfettiğinde, yıllardır konuşulan efsanenin kapısını aralamış oluyorlardı. Ortaya çıkan manzara ise nefes kesiciydi: 1400 metrekarelik devasa bir alana yayılmış, labirenti andıran bir mahzen ve tünel sistemi!
Keşfedilen bölüm, birbirine bağlanan odacıklardan ve ana bir koridordan oluşmaktaydı. En büyük merak konusu ise bu ana koridorun Ragıp Paşa’nın diğer hanları olan Anadolu Han ve Afrika Han’a doğru uzanıp uzanmadığıydı. Bu iddia henüz somut şekilde kanıtlanmamış olsa da, tarih meraklılarının ve şehir efsanelerinin en popüler konularından biri haline gelmiştir. Bu gizemli yapının duvarları, eğer konuşabilseydi, muhtemelen bize 19. yüzyıl İstanbul’una dair unutulmaz hikâyeler fısıldardı. Restorasyon ekibi, yüzyıllardır kapalı kalan bu geçidi gün ışığına çıkardığında, İstanbul’un bilinmeyen bir sayfasını da aralamış oldu.
İlginizi çekebilir:
Yeni Dikilen Rumeli Hisarı Mescidinden Kalkacak Cenaze: Rumeli Hisarı Açıkhava Tiyatrosu
Geçidin neden inşa edildiği üzerine spekülasyonlar

Peki, Ragıp Paşa gibi güçlü bir şahsiyet, neden böylesine karmaşık ve gizli bir yer altı ağı inşa ettirmişti? Tarihçilerin ve İstanbul meraklılarının ortaya attığı çeşitli ilginç teoriler mevcut. En yaygın ve kabul gören teori, bu tünellerin dönemin seçkinleri ve saray mensupları için inşa edilmiş özel bir gizli geçit sistemi olduğu yönündedir. 19. yüzyıl İstanbul’unda, İstiklal Caddesi ve çevresi şehrin en gözde yaşam alanlarından biri haline gelmişti. Soylular ve yüksek rütbeli devlet adamları, halkın arasında görünmeden, güvenli bir şekilde hanlar, konaklar ve önemli yapılar arasında bu tüneller aracılığıyla hareket edebilirlerdi. Bu, onların güvenliği için bir önlem ve ayrıcalık simgesi olabilirdi.
Bir diğer olasılık ise tünelin son derece pratik bir ticaret amacıyla inşa edilmiş olmasıdır. Rumeli Han ve kardeşleri olan diğer hanlar, canlı bir ticaret merkeziyken, tüccarların kıymetli mallarını halka açık caddelerde taşımak yerine bu gizli tünellerle güvenle bir handan diğerine nakletmiş olmaları mümkündü. Ayrıca, tünelin içindeki odacıkların bir kısmı bu malların depolanması için de kullanılmış olabilir. Yani bu gizli dünya, belki de bir lojistik merkez işlevi görmekteydi. Belki de gerçek cevap, bu iki teorinin birleşimindedir; güvenlik, ayrıcalık ve ticari verimlilik için kullanılmış olabilir.
Günümüzde bu tarihi hazineye ne oldu?

Keşfin hemen ardından devreye giren Anıtlar Yüksek Kurulu, bu gizemli tüneli korunması gereken kültürel varlıklar arasında kaydetti. Bu, tünelin gelecek nesillere aktarılması adına atılmış en önemli adımdı. Fakat korumak yetersiz; aynı zamanda aktif olarak yaşatmak da gerekiyor. İşte bu noktada, tarihi mekân için oldukça heyecan verici planlar devreye alınıyor.
Artık bu büyüleyici alanın amacının, soyluları gizlice taşımak veya değerli eşyaları depolamak olmadığını biliyoruz. Günümüzde, İstanbul’un kültür ve sanat hayatına hizmet etmek amacıyla yeniden doğması hedefleniyor. Yer altındaki bu geniş mekan, resim ve heykel atölyeleri, benzersiz sergiler ve akustik konser salonları gibi birçok kültürel etkinliğe ev sahipliği yapması planlanıyor. Bir gün bu tüneli ziyaret etme şansına sahip olursanız, duvarlarında yankılanan seslerin artık fısıltılar veya ticari pazarlıklar değil, sanatın, müziğin ve yaratıcılığın sesleri olduğunu duyacaksınız. Bu, tarihin gelecekle buluştuğu muhteşem bir birleşim olacak.
İlginizi çekebilir:
Boğaziçi’nin Rumeli Sahilinde Bir Yolculuk: Hisar Emirgan Turu
İstiklal Caddesi’ndeki gizli tünel ile tanışmak için İstanbul’un kalbi Beyoğlu’na gitmeniz yeterli

Rumeli Han, İstiklal Caddesi üzerinde, Ağa Camii‘nin hemen yanı başında, Taksim Meydanı’na sadece birkaç dakika yürüme mesafesindedir. İster Marmaray, metro, metrobüs, tramvay, otobüs ya da minibüsle, ister Anadolu Yakası’ndan kalkan vapurların keyifli yolculuğuyla Taksim’e ulaşabilirsiniz. Geriye, İstiklal Caddesi’nin o meşhur kalabalığına karışıp, tarihin bir parçası olan bu hanın kapısından içeri adım atmak kalıyor.