Uzak Japonya’nın kıyılarında, denizin ortasında neredeyse gözden kaybolmuş bir ada bulunuyor: Okinoşima. Yüzyıllardır insan etkisiyle pek değişmeyen bu küçük kara parçası, mistik Şinto ritüellerinin hala canlı olduğu, zamana direnen bir mekan. Ancak Okinoşima’yı diğer kutsal adalardan ayıran sadece doğal yapısı ya da tarihi önemi değil, kadınların adaya girmesinin tamamen yasak olması. Bu yasak, Japonya’da bile önemli tartışmalara yol açıyor. Bazılarına göre bu, eski inançların korunmasına yönelik bir saygı duruşu; diğerlerine göreyse modern dünyada kabul edilemez bir ayrımcılık. Yine de Okinoşima, UNESCO Dünya Mirası listesine girmiş, “dokunulmaz” bir ada olarak varlığını sürdürüyor. Şimdi ada hakkında daha fazla bilgiye geçelim👇🏻
Munakata şehrine ait bir ada olan Okinoşima, antik çağlarda denizciler için tanrılara dua edilen kutsal bir durak olarak görülüyordu
Japonya ile Kore ve Çin arasındaki ticaret yollarının ortasında yer alan bu ada, bir zamanlar deniz yolculuklarının güvenliği için gerçekleştirilen törenlerin merkezi olarak kabul ediliyordu. Yıllar süren arkeolojik kazılarda 80.000’den fazla nesne bulundu: altın yüzükler, cam boncuklar, Pers camları ve Çin seramikleri… Bu nesneler, Okinoşima’nın sadece dini değil, kültürel olarak da Doğu Asya’nın önemli bir buluşma noktası olduğunu gösteriyor.
2017’de ada, UNESCO Dünya Mirası listesine alındı. Ancak bu kararla birlikte, adanın “kadınlara kapalı” geleneği yeniden dünya gündeminde yer aldı

Okinoşima’ya giriş, günümüzde hala büyük bir ciddiyetle sürdürülüyor. Adaya yalnızca erkekler girebiliyor ve onlar da önce denizde çıplak bir arınma ritüeli yapıyor

Bu ritüel, kişinin bedensel ve ruhsal olarak arınmasını simgeliyor. Adaya girenlerin uyması gereken bir diğer kural ise tam gizlilik. Ziyaretçiler, adada gördüklerini kimseye açıklayamaz, hiç bir şey (hatta bir taş) adadan çıkarılamaz. Bu sessizlik yemini, adanın kutsallığını korumak adına gerekli görülüyor.
Eskiden yılda yalnızca bir gün (27 Mayıs) yaklaşık 200 erkek adaya çıkabiliyor, kısa bir törenle dua ettikten sonra ayrılıyordu. UNESCO korumasıyla birlikte bu izinler daha da kısıtlandı; bugün adaya giriş neredeyse tamamen yasaklanmış durumda

Okinoşima, Japonya’da inanç, gelenek ve toplumsal eşitlik arasındaki ince çizginin sembolü haline geldi. Bir yanda “ataların ritüellerine saygı” diyenler; diğer yanda “kadınları dışlama tarih olmalı” diyenler… UNESCO’nun koruması, adanın doğasını ve kültürel mirasını güvence altına almış olsa da kadınları dışlayan bu gelenek, Japonya’nın modern kimliğiyle çelişiyor. Fakat, hiç kimsenin fotoğraf çekmediği, hikâyelerini anlatamadığı ve zamandan kopuk bir ada olarak Okinoşima’nın gizemi devam ediyor.
Kaynak: 1