Yüz binlerce yıl süren köklü geçmişleriyle, antik kentler geçmiş ve geleceği birbirine bağlayarak gözleri kamaştırırken, efsaneleri de gizemli dünyaların kapılarını açıyor. Tarih öncesi dönemlerden bu yana dünyanın çeşitli yerlerine yerleşen insanlık, geleceğe büyük miraslar bırakmayı başardı. Bazı bu antik kentler, zenginliğin sembolü olarak devasa heykellerle süslenirken, bazıları düşman saldırılarından korunmak üzere yüksek zirvelerde inşa edilmiştir. Dağların eteklerinde bu kadar büyük yapılar nasıl yapıldı? Bu sorunun cevabı hâlâ gizemini korumaktadır.
Tarihin aynası niteliğindeki kayalara oyulmuş antik kentler, dünyanın dört bir yanında farklı mimarilerle birlikte birçok inanç ve kültürün ruhunu taşımaktadır. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan birçok antik şehirde zaman yolculuğuna çıkmaya hazırsanız, sizin için hazırladığımız listeyi inceleyebilirsiniz.
Machu Picchu- Peru
Son yıllarda gezginlerin en çok arzu ettiği destinasyonlardan biri olan Machu Picchu, Peru’da And Dağları’nın zirvesinde, 2430 metre yükseklikte yer alan bir İnka antik kentidir. Mükemmel bir şekilde korunmuş olan bu kent, aynı zamanda dünyanın yeni yedi harikasından biri olarak kabul edilmektedir. Gizemli tarihi geçmişe sahip olan bu yer, 1450 yılında inşa edilmiştir; ancak şehir, çiçek hastalığı salgınıyla birlikte terkedilmiştir. Kentin inşa amacı ve kuruluşu hakkında pek çok soru hala yanıt beklese de, burada 700’den fazla İnka ve dini liderin yaşadığı düşünülmektedir.

Güney Amerika’nın en çok ziyaretçi çeken turizm merkezlerinden biri olan bu antik şehir, yapısal çökme tehlikesine karşı günde yalnızca 2000 kişinin ziyaret etmesine izin vermektedir. Bu nedenle, planlarınızı önceden yapmanız ve rezervasyonlarınızı ayarlamanız gerekiyor. Zirveye ulaşmanın zorluğu sizi korkutmasın; oraya vardığınızda manzarası karşısında tüm yorgunluğunuzu unutacaksınız.
Petra Antik Kenti- Ürdün
İsviçreli kaşif Johann Burckhardt tarafından keşfedilene kadar sadece göçebe Arap toplulukları tarafından bilinen Petra, Kızıldeniz ile Basra Körfezi çevresinde önemli bir ticaret merkeziydi. Ürdün denilince akla ilk gelen bu kanyonun derinliklerinde gizlenmiş antik kent, hala gizemini korumaktadır. Gün ışığında pembe, kırmızı, turuncu ve sarı renkleriyle parlayan Petra, sıra dışı Nebati halkı tarafından kurulmuştur.


Kırmızı rengi nedeniyle “Rose City” olarak tanınan bu antik kentte, kayaların nasıl bu kadar ustalıkla oyulup böyle muazzam bir mimari oluşturulduğu merak konusu. Zamanla bu gizemli şehir, Indiana Jones filmlerinde de yer alarak popülaritesini artırmıştır.
Pompei- İtalya
İtalya’nın Napoli kentindeki Pompei Antik Kenti, bir kısmı lavlar altında kalmış olan antik Roma yerleşimidir. 1936 yıl önce Vezüv Yanardağı’nın patlaması sonucu şehir tamamen lavlarla örtülmüş ve insanlar taş kesilmiştir. Allah’ın intikamını aldığı şehir olarak da bilinen Pompei’de Romalılar, gösterişli bir yaşam sürmekteydi. Zenginlik içinde yaşayan halkın eğlence, kumar ve birçok sapkın alışkanlıklarla dolu bir yaşam sürdükleri bilinmektedir. Ancak milattan önce 79 yılında Vezüv yanardağının patlaması, 200 bin kişinin ölümüne ve tüm şehrin tarihten silinmesine neden olmuştur.


Pompei’nin hikâyeleri ise hâlâ yaşamaya devam ediyor. Antik şehirde gezinen turistler, mozaik parçaları, paralar ve deniz kabukları çalmaya başladıktan sonra, çaldıkları parçaların uğursuzluk getirdiğini düşünenler, özür mektupları yazıp çalınan nesneleri geri göndermeye başladılar. Efsanenin doğruluğu belirsiz olsa da, bu özür mektuplarının sergi açılması planlanıyor.
Teotihuacan- Meksika
Dünya genelinde gizemini koruyan piramitler yalnızca Mısır’la sınırlı değil. Meksika’daki piramitler de oldukça popüler hale gelmiştir. Kimler tarafından kurulduğu ve neden terk edildiği hakkında bilinmezliğini sürdüren bu gizemli şehirde, önceki dönemlerde Aztekler’den daha gelişmiş bir kültürün yaşadığı ve daha sonra Zapotekler ve Mistekler gibi Maya topluluklarının burada yaşamaya başladığı bilinmektedir.


Teotihuacan, Nahuatl dilinde “tanrıların yaşadığı yer” anlamına gelir ve buraya dair hiçbir yazılı belge veya metin olmadığı için bilgi edinmeyi de zor hale getirir. Yaklaşık 2500 yıl önce tahminen 200 bin kişinin yaşadığı bu yerleşimde, gezegenlerin yansımaları şekilde tapınaklar inşa edilmiştir. Antik kentte Güneş Piramidi, Ay Piramidi, Quetzalcoatl Tapınağı gibi yapılar bulunuyor.
Longmen Mağaraları- Çin
Çin’in en büyük heykel koleksiyonlarına ev sahipliği yapan Longmen Mağaraları, 400 yıldır ayakta durmaktadır. Budist tapınakları niteliğindeki bu yapıda 2345 mağara ve Buda’nın yanı sıra öğrencilerinin heykellerinden oluşan toplamda 100 bin heykel bulunmaktadır. Longmen kelimesinin anlamı ise “Ejderha Kapısı Mağarası”dır.


Longmen Vadisi’nin iki kenarındaki nehrin kıyılarında inşa edilmiş sanat eserleri, Çin’in taş heykel sanatının doruk noktasını sergilemektedir. Mağaralarda ayrıca sanatı, dini, müziği, tıbbı, inşaatı, ilacı, ulaşımı ve giyimdeki el yazmaları gibi pek çok konuyu ele alan eserler de bulunmaktadır.