Türk tiyatrosunun tarih boyunca geçirdiği evrimi şu şekilde özetleyebiliriz: Kuklalarıyla başlayan süreç, Tanzimat Dönemi’nde Güllü Agop’un Gedikpaşa’da kurduğu tiyatro topluluğu ile kimliğini buldu. Meşrutiyet Dönemi’nde ilerleme kaydederken Cumhuriyet Dönemi’nde olgunluğa ulaştı. Bu süreçte pek çok değerli eser ortaya çıktı. Günümüzde ise yerli metinler yazılmaya devam ediyor ve özel ile alternatif tiyatroların artmasıyla yerli tiyatromuz gelişimini sürdürüyor. Öncelikle tanımamız gereken eserleri inceleyelim.
Şair Evlenmesi
Türk Edebiyatı’nda Batılı tarzda ilk oyun olan “Şair Evlenmesi”, Şinasi tarafından 1860 yılında kaleme alındı. Bu eser, tuluat tiyatrosundan metne dayalı tiyatroya geçişin de simgesi oldu. Oyun, başlangıçtaki olumsuz eleştirilerin ardından, II. Meşrutiyet sonrası dilbilimci İbrahim Necmi Dilmen’in yönetiminde Selanikli bir topluluk tarafından yeniden sahnelendi. Görücü usulü evliliği eleştiren oyun, din adamlarının mevki kullanımını ve toplumun cehaletini de sorguluyor.
Hisseli Harikalar Kumpanyası
“Hisseli Harikalar Kumpanyası”, Haldun Dormen’in Türk tiyatrosuna kazandırdığı en güzel müzikallerden biridir. 1980’de Haldun Dormen tarafından yazılan ve Egemen Bostancı’nın yönettiği müzikalin sözleri Çiğdem Talu’ya, müziği Melih Kibar’a, müzik yönetimi ise Esin Engin’e aittir. İlk versiyonunda Nevra Serezli, Erol Evgin, Adile Naşit, Ayşen Gruda, İlyas Salman gibi birçok ünlü sanatçı yer aldı. Müzikal, Türkiye’nin pek çok yerinde 600’den fazla sahnelendi.
Lüküs Hayat
Cemal Reşit Rey tarafından 1933’te bestelenen “Lüküs Hayat” operetinin yazarı hâlâ tartışmalıdır. 1930 yılında Şehir Tiyatroları’nın ilgi kaybının ardından, Muhsin Ertuğrul, müzikali Cemal Reşit Rey ve Ekrem Reşit Rey ile geliştirmek istemiştir. Kardeşler, müzikalin sözlerini yetiştiremeyeceklerini düşünerek o dönemde hapiste olan Nazım Hikmet’e bu görevi verir. Nazım Hikmet, sözleri yazar ancak onun imzası yerine Ekrem Reşit Rey’in imzası kullanılır. “Lüküs Hayat” ilk kez Cumhuriyet’in 10. yılı etkinliklerinde sahnelenmiş ve birçok farklı grup tarafından günümüze kadar sahnelendi. Haldun Dormen’in sahneye koyduğu ve Zihni Göktay’ın başrol oynadığı versiyonu en çok ses getirenler arasındadır.
Toros Canavarı
Aziz Nesin’in “Toros Canavarı”, etkileyici bir mizah anlayışına sahiptir. Oyun, kıt kanaat geçinen bir adamın yanlış anlaşılma sonucu hapse girmesini ve ardından “Toros Canavarı” haline gelişini anlatıyor. Nuri Sayaner’in ailesiyle yaşam mücadelesini aktarırken, memleketin sorunlarını da hicvini ustaca yapıyor.
Yedi Kocalı Hürmüz
Sadık Şendil’in “Yedi Kocalı Hürmüz” eseri, beyaz perdeye de aktarılmış bir tiyatro oyunudur. Hürmüz’ün aynı anda yönetmeye çalıştığı kocalarıyla yaşadığı komik olayları izleyiciye sunmaktadır. Birçok ünlü yönetmenin sahneye koyduğu eser, hâlâ tiyatro grupları için büyük bir prodüksiyon hayali. 2017 yılında Müjdat Gezen tarafından sahnelemiştir; en yeni versiyonu ise Tim Show Center’da izlenebilir.
Kanlı Nigar
Sadık Şendil’in unutulmaz bir başka eseri “Kanlı Nigar”, ilk olarak Hayali Küçük Ali lakaplı Mehmet Muhittin Sevilen tarafından bir Karagöz-Hacivat oyunu olarak yazılmıştır. Tiyatro sahnesine taşındığında başrollerini Münir Özkul ve Altan Karındaş paylaşmıştır. Geleneksel Türk Tiyatrosu’nun izlerini taşıyan bu eserde, Nigar’ın yeni taşındığı mahallede bir genelev açması ve ardından gelen komik olaylar sergileniyor. Oyun günümüzde İstanbul Profilo AVM Küçük Salon’da ve İzmir Haldun Dormen Sahnesi’nde sergilenmektedir.
Sersem Kocanın Kurnaz Karısı
1969 yılında Haldun Taner tarafından yazılan “Sersem Kocanın Kurnaz Karısı”, Osmanlı Ermenisi Tomas Fasulyeciyan’in kendi adıyla kurduğu kumpanyanın Bursa’da var olma mücadelesini anlatmaktadır. Üç perdeden oluşan oyun, ilk kez Çetin İpekkaya ve Haldun Taner’in Bizim Tiyatro’sunda oynanmıştır. 1978 yılında İstanbul Şehir Tiyatroları’nda Münir Özkul gibi önemli isimlerin yer aldığı oyunu tekrar sahneye koymuşlardır. 1999’da ustalıkla Orhan Alkaya tarafından sahnelendi ve müzikal formatına dönüştürüldü. Devlet Tiyatroları tarafından güncellenen oyun hakkında bilgiye Devlet Tiyatroları’nın resmi internet sitesinden ulaşabilirsiniz.
Keşanlı Ali Destanı
Haldun Taner’in bir başka klasiği “Keşanlı Ali Destanı”, Cumhuriyet’in ilk yıllarından Demokrat Parti dönemine uzanan bir perspektif sunarak, Sineklidağ’da yaşayan Ali’nin içsel çatışmalarını anlatıyor. İlk kez 31 Mart 1964’te Gülriz Sururi Engin Cezzar Tiyatrosu’nda sahneye konan oyun, Türkiye’de sadece altı yılda 493 kez sahnelendi ve yurt içindeki başarısının yanı sıra uluslararası alanda da ilgi gördü.
Vatan Yahut Silistre
Namık Kemal denildiğinde ilk akla gelen eserlerden biri “Vatan Yahut Silistre”, 1872’de kaleme alınmıştır. Yerli tiyatroda romantik türün ilk örneği kabul edilen eser, vatanseverlik teması üzerine kuruludur. İlk defa 1873’de Gedikpaşa’daki Güllü Agop Kumpanyası tarafından sahnelenmiştir. Ancak, gösterim sonrası halkın ayaklanması sonucu Namık Kemal sürgüne gönderilmiştir. Sadece Namık Kemal değil, birçok yazar da benzer şikayetlerle sürgün hayatı yaşamıştır.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın 1961’de yazdığı roman “Saatleri Ayarlama Enstitüsü”, Türkiye’de yaşayanların Doğu ve Batı arasında sıkışmışlığını ele alıyor. İstanbul Devlet Tiyatrosu ve Kenter Tiyatrosu gibi birçok tiyatro tarafından sahnelenen oyun, insanların yaşamında zaman ve mekânın rolüne dikkat çekmektedir.
Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz
Aziz Nesin ile tanınan bir diğer eser “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz”, aynı adlı romanından tiyatroya uyarlandırılmıştır. Başkarakter Yaşar Yaşamaz’ın devlette ölü görünmesi sebebiyle yaşadığı trajikomik olayları ele alan bu eser, devlet-birey ilişkisini sorgular. Kenan Işık’ın yanı sıra Ali Düşenkalkar ve Ali Sürmeli gibi isimler tarafından sahnelenmiştir.
Şark Dişçisi
Osmanlı ve Ermeni Tiyatrosu’nun Molier’i olarak bilinen Hagop Baronyan’ın 1869’da kaleme aldığı “Şark Dişçisi”, 19. yüzyıl Ermeni ve Osmanlı mizahının önemli bir örneğidir. Eser, aile ilişkilerinin bozulduğu bir ortamda, eski eşler, yeni aşıklar ve kavuşamayan sevgililerin ilişkilerini eğlenceli bir dille sunmaktadır. 2011 ve 2016’da Engin Alkan yorumuyla tekrar sahnelenen oyun birçok ödüle layık görülmüştür.