Her birey, dünyaya bir hedefle gelir, ancak yalnızca bazıları içindeki gerçek potansiyeli keşfederek varoluş amacını bulur. Bu bireylerin kalabalıktan bir yıldız gibi parladığını görürsünüz. İşte bu noktada izlenmesi keyifli bir gösteri başlar. Kötü başlangıçların iyiye dönüşümünde seçimlerin, azmin ve çalışkanlığın gücünü gösteren Bobby Dixon’ın hayatındaki yükseliş hikayelerinden birini paylaşıyoruz. Yetenekleriyle basketbol sahalarında göz dolduran bu “Küçük” adamın olağanüstü başarı öyküsü…
Merdiven Altında Bir Doğuş
1983 Nisan’ında, doğum sancıları sırasında Lawanda hastaneye yetişemeyip, kocasının yardımıyla evdeki merdiven altında Bobby’i dünyaya getiriyor. Ancak bu zor doğum, bu bebek için ilk talihsizlik değil. Bobby hayatına yoksul ve uyuşturucu bağımlısı bir ailenin çocuğu olarak başlıyor. Kendi ifadesiyle, çocukluğu suçlar ve ıslahevi gölgesinde, istediğinden çok daha hızlı geçiyor.
Dixon Ailesinin Zor Günleri
Bobby, 13 yaşında ailesindeki ilk kaybı yaşıyor; kardeşi Brian, sırtından vurularak hayatını kaybediyor. Bu olay sonrasında, “aile mesleği” olarak adlandırdığı uyuşturucu satıcılığına başladığında, 18 yaşına geldiğinde diğer aile üyeleriyle birlikte hapiste buluyor kendini.
Disiplinsiz Çocuk Çalışma Hayatında
Düzensiz aile yapısı ve hapishane yılları, Bobby’nin hayatında güven eksikliği ve disiplinsizlik bıraktı. Gündüzleri bir kargo şirketinde, akşamları sahilde çalışmak, ona ihtiyacı olan disiplini kazandıramadı. Ancak plaj işindeki patronu, Bobby’deki potansiyeli fark ederek genç adamın basketbol yeteneğini keşfediyor ve onu burslu okumaya yönlendiriyor. Sonuçta Kankakee Community College, Bobby Dixon’a kapılarını açıyor.
Gerçek Mücadele Sahada
Bobby Dixon için hayat artık eğitim ve basketbol dolu bir kendini kanıtlama yarışı haline geliyor. Troy Üniversitesi’nden Toplum Hizmetleri bölümünden başarıyla mezun olmasına rağmen, basketbol konusunda hayalperestlik yerine gerçekçi kararlar alıyor. Kısa boyu nedeni ile NBA’ye giremeyeceğini bildiğinden, gözünü Avrupa liglerine çeviriyor. Fransa, Polonya, İtalya ve yeniden Fransa’nın Dijon Basket takımında Euroleague ile tanışıyor; bu sırada Bobby’nin telefonu yeni bir başlangıç için çalıyor.
2012 Yazında Türkiye’den Gelen Çağrı
Bobby Dixon, Türkiye’ye gelmesi için davet aldığı telefon, eski basketbolcu Pınar Karşıyaka antrenörü Ufuk Sarıca’dan geliyor. Türkiye’ye gelmeye ikna olan Bobby, Türk pasaportuyla ülkeyi ziyaret ediyor. Örnek aldığı kişi olarak gördüğü Muhammad Ali’den ilham alarak Türk pasaportuna Ali Muhammed ismini yazdırıyor.
Maçın Yıldızı: Bobby Dixon
Her maçı, hayatına dair kritik bir an gibi oynayan bu küçük adam, 2014-2015 sezonunda Pınar Karşıyaka’da Türkiye Basketbol Ligi şampiyonluğunu tadıyor. Avrupa Kupası’nda 20 maç oynayan takım çeyrek finale yükseliyor. Dixon, 16.8 sayı, 5.2 asist, 3.9 ribaund ortalamalarıyla Eurocup’ın ikinci en iyi beşine seçiliyor. Ardından EuroBasket 2015’te milli takım formasıyla sahne alıyor. Kariyerindeki yükseliş, 2015-2016 sezonu için anlaştığı Fenerbahçe ile devam ederken, Bobby, sonraki sezon Euroleague kupasını kaldırıyor.
Sıra Başka Hayatlara
Her ne kadar sembolik bir değeri olmasa da Bobby Dixon’ın her maçta taktığı beyaz saç bandı, onunla özdeşleşen tek sembol değil. Yolunu kaybetmiş gençlere yardım eden Lionheart, yani Aslan Kalpli Vakfı’nın kurucusu olan Dixon, yaz aylarında gençler için basketbol kampları düzenliyor. Bobby Dixon’ın hayat hikayesi ise, kendi söylemiyle, milyonda bir olabilecek bir başarı öyküsü.
