Siena’da Görmeniz Gereken Yerler | Turna.com

Toskana’nın büyülü tepeleri arasında yer alan, Orta Çağ atmosferini hâlâ ilk günkü gibi koruyan bir şehri hayal edin… Siena’da dar sokakları keşfederken kendinizi yüzyıllar öncesine gittiğinizi hissediyorsunuz.

İtalya’yı ziyaret ettiyseniz ve rotanıza Toskana’yı eklediyseniz, birkaç gününüzü mutlaka Siena’ya ayırmalısınız. Bu şehir, klasik bir “görülmesi gereken” durak olmaktan çok, geçmişin içinde dolaşıyormuşsunuz gibi hissettiren bir yerdir. Daracık taş sokakları, tepeye doğru kıvrılan labirent gibi yolları ve her köşe başında karşınıza çıkan sürprizleriyle Siena, ilk bakışta sizi kendine çeken bir hava barındırıyor.


Floransa kadar gösterişli olmayabilir ama çok daha samimi bir atmosfere sahip. Burası bir bakıma Toskana’nın kalbi. Mesela sabah erken saatlerde fırından gelen sıcak kruvasan kokusuyla uyanırsınız. Piazza del Campo’ya girdiğinizde, meydanın yavaş yavaş dolmakta olduğunu, güneşin taşların üzerinde dans ettiğini görebilirsiniz. Şimdi gelin, Siena’da nereye gideceğinizi, nerelerde dolaşacağınızı ve nerede bir kahve içeceğinizi keşfedelim.


Burası Siena’nın kalbidir. Gerçekten, tam anlamıyla! Şehir buradan dışa doğru yayılıyor. İlginç yarım daire şeklinde tasarlanmış bu meydan, Avrupa’daki en güzel meydanlardan biri olarak kabul ediliyor. Özellikle yukarıdan baktığınızda bu şekli net bir şekilde görebilirsiniz. Günün her saatinde, meydanda oturan, kitap okuyan, fotoğraf çeken veya yalnızca etrafa bakan insanlara rastlayabilirsiniz.

Ama asıl heyecan, Palio’da! Her yıl Temmuz ve Ağustos’ta düzenlenen geleneksel at yarışı. Meydanın etrafına kum seriliyor ve mahallelerin temsilcileri kostümleriyle çıkıp atları koşturuyor. Hem geleneksel hem de çılgın bir deneyim. Eğer denk gelirseniz, hayatınızın en ilginç deneyimlerinden birini yaşayabilirsiniz.


Fonte Gaia, Piazza del Campo’nun köşesinde yer alıyor ama dikkat edin, burası meydanın en gözde karakterlerinden biri. Mevcut çeşme 1800’lü yıllardan, ancak orijinali 1400’lü yıllara dayanmaktadır. Kabartmalar, figürler ve detaylar, küçücük bir çeşmenin bile böyle sanatsal olmasının İtalya’ya özgü bir şey olduğunu gözler önüne seriyor.

Bu yer, turistlerin en çok fotoğraf çektiği yerlerden biridir. Öğleden sonraki ışık vurduğunda, çeşmenin üzerindeki detaylar adeta canlanır. Bir kahve alıp yakınında oturursanız, hem meydanı izleme hem de su sesini dinleme fırsatı bulursunuz. Minik bir mola için birebir!


Katedralin dış görünümü başlı başına bir sanat eseri, ama içine girdiğinizde algılarınız değişiyor. Mermer döşemeleri, dev sütunlar, yukarıdaki altın yıldızlarla kaplı lacivert tavanlar ve içerideki heykeller sizi büyüler.

En etkileyici kısım ise detaylarda gizli. Mozaikler o kadar incelikle işlenmiş ki üzerinde yürümeye kıyamazsınız. İçerideki vaftizhane ve kütüphane de oldukça etkileyici. Yani bu yapı, sıradan bir katedral değil; tam anlamıyla bir sanat kompleksi. Duomo’ya bilet alırken “Panorama” biletini de ekleyerseniz, üst kata çıkarak Siena’nın kartpostal gibi manzarasını kuşbakışı izleyebilirsiniz.

Burası sıradan bir kütüphane değil. Katedralin içindeyken dikkatlice bakarsanız hemen fark edersiniz. İçeri girdiğiniz an tavanlar göz alıcı bir şekilde karşınıza çıkar. Renkler hâlâ canlı, hikayeler hâlâ büyüleyici.

Papa II. Pius’un yaşamına dair sahneler burada anlatılmakta. Ancak bu sahneler sıradan bir anlatım değil; her biri ayrı bir tablo gibi. Duvarlara baktıkça, zamanın nasıl geçtiğini anlamazsınız. Bu mekân, insana birkaç dakikalığına konuşmak istemez hale getiriyor.

Eskiden Orta Çağ’ın en büyük hastanelerinden biri olarak bilinen bu yer, şimdi bir müze kompleksi. Geçmişte dolaşıyor hissi veren bir mekân. Koridorları, freskli odaları ve tıbbi alanlarıyla sizi apayrı bir zamana ışınlıyor.

Bodrum katına indiğinizde, loş ışık altında fresklerle kaplı taş koridorlardan geçiyorsunuz. İçeride çocuklara adanmış bölümler, sanat eserleri, dini yapılar yer alıyor. Tarih meraklıları için burada bir altın madeni keşfetmek gibi hissedeceksiniz.


Meydanın hemen yanında bulunan bu zarif yapı, Siena’nın belediye binasıdır. Ancak içeri girdiğinizde, basit bir resmi bina olmadığını anlıyorsunuz; içinde sanat tarihi barındırıyor. Orta Çağ’da şehir yönetimini temsil eden bu duvarlar, tam bir örneği.

Binanın yanında bulunan Torre del Mangia kulesine çıkmak biraz zahmetli (400’den fazla basamak var) ama tepeden Siena’nın kırmızı kiremitli evlerini izlemek harika bir deneyim. Hem şehir, hem vadiler hem de uzaktaki Toskana tepeleri manzarasında kaybolacaksınız. Bir fotoğraf çekmeden inmek imkânsız!

Aziz Katarina’nın yaşadığı yer olarak bilinir. Dışarıdan bakıldığında oldukça sade bir yapı gibi görünse de, içine girdiğinizde hissettiğiniz dinginlik tamamen farklıdır. İçerideki sessizlik, renklerin sadeliği ve ortamın mistik atmosferi sizi sarıp sarmalar.

Bazilikanın içinde Aziz Katarina’ya ait kutsal kalıntılar sergilenmektedir. Dini yapılara ilginiz olmasa bile, burada kısa bir mola vermeniz ruhunuza iyi gelebilir. Özellikle gün batımı saatlerinde dışarıda bazilikanın üzerine düşen ışık, göz alıcı görünüyor.

Siena’nın alışveriş caddesi burası. Ancak geleneksel büyük zincir mağazalardan ziyade şık butikler, eski kitapçılar, tatlı kafeler ve geleneksel ürünler satan küçük dükkanlarla dolu. Sık sık durup vitrinlere göz atmak ve ardından bir pastanede oturmak burada yapılacak en keyifli şeylerden biridir.

Caddenin atmosferi oldukça keyiflidir. İnsanlar sürekli bir yerlere doğru gidiyor ama kimse acele etmeden hareket ediyor. Tam Toskana ruhu! Sokak boyunca yürürken karşınıza minik meydanlar, tarihi yapılar ve sokak müzisyenleri çıkabiliyor. Yani yürüyüş bir aktivite haline geliyor.


Siena’dan yaklaşık bir saat mesafede, ancak yol boyunca karşılaştığınız manzaralar sayesinde bu mesafe göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor. Pienza, Toskana’nın küçük ama etkileyici kasabalarından biridir. Her köşesi sanatsal, her detayı incelikle işlenmiş.

Dar sokaklarında yürürken kendinizi bir film setindeymiş gibi hissediyorsunuz. Burada meşhur pecorino peynirini taze olarak bulabilirsiniz ve küçük peynir dükkanlarında tadım yapabilirsiniz. Manzarası ise zaten efsanevi. Gün batımını burada yaşamışsanız, o anı asla unutamazsınız.

Burası bir botanik bahçesi ancak, modern ve şık bir tasarımı yok. Aksine, biraz eski usul, biraz da unutulmuş gibi bir havası var ama bu yüzden çok çekici. 1500’lü yıllardan beri var olan bu bahçede yürürken doğayla baş başa kalırsınız.

Farklı bitki türleri, seralar ve yürüyüş yollarıyla sakinleşmek isteyenler için harika bir gezi noktası. Özellikle bahar aylarında açan çiçeklerle doluyken uğramanızı tavsiye ederim; biraz oksijen depolayacaksınız.


Toskana’nın harika köşesi! Sonsuz gibi görünen tarlalar, aralarda sıralanmış selvi ağaçları ve tepelerin kıvrımlarıyla dolu. Her an fotoğraf çekmek isteyeceğiniz kadar güzel. UNESCO tarafından koruma altına alınmış olması da boşa değil.

Buralarda araba ile gezmek ayrı bir keyif, bisikletle dolaşmak ise başkadır. Minik köylerde durup bir kahve içebilir, ev yapımı makarnalardan tadabilir veya sadece arabayı kenara çekip manzarayı izleyebilirsiniz. Val d’Orcia’da zaman yavaşlıyor; insan da onunla birlikte yavaşlar.


Açıkçası, Siena’nın şehir merkezine araçla girmek biraz zor. Tarihi merkez, yayalara ayrılmış durumda ve araçla ulaşım kısıtlı ve pratik değil. Zaten o dar Arnavut kaldırımlı sokaklarda yürümek, her köşe başında karşınıza çıkan sürprizlerle alakalı olarak Siena’yı gerçek anlamda hissetmenin en güzel yoludur. Bu nedenle sadece Siena’yı gezmeyi planlıyorsanız araç kiralamanıza gerek yok.

Ancak, Siena’dan çıkıp çevre köylere, özellikle Val d’Orcia, Pienza, Montepulciano gibi muhteşem yerleri gezmeyi düşünüyorsanız, o zaman araç kiralamanın faydası büyük olacaktır. Çünkü toplu taşıma burada oldukça kısıtlı ve esnek hareket etmenizi sağlamaz. Toskana kırsalında araba ile dolaşmak başlı başına bir keyif; yol kenarındaki tarlalar, aralarındaki selvi ağaçları ve tepelerin kıvrımları harika bir rota sunuyor. Siena’da araç kiralama için en uygun adres ise Turna!


Siena’da her mevsim farklı bir güzellik var, ancak bazı dönemlerde şehri daha keyifli yaşamak mümkün. İlkbahar ve sonbahar ayları, Siena’nın en güzel zamanları olarak öne çıkıyor. Hava ılık, kalabalıklar makul seviyelerde ve doğa tam bir renk cümbüşü içinde. Bu dönemler yürüyüş yapmak, açık hava kafelerinde oturmak ve sokaklarda dolaşmak için idealdir.

Siena’da yaz ayları biraz karmaşık. Haziran hala kabul edilebilir ama Temmuz ve Ağustos’ta sıcaklık oldukça yükseliyor ve turist kalabalığı şehri daha da hareketli hale getiriyor. Öte yandan, Palio yarışını görmek gibi bir hedefiniz varsa, işte o zaman Temmuz başı veya Ağustos ortası tam zamandır. Kalabalığa ve sıcağa hazırlıklı olmalısınız; ancak bu geleneksel at yarışının yarattığı atmosfer başka hiçbir yerde yok. Kış ayları ise sakin geçiyor; soğuk ve yağışlı olabilir ama şehrin nostaljik havasını sevenler için oldukça çekici. Kısacası, rahat bir gezinti isteyenler için ilkbahar-sonbahar, kültürel bir şölen yaşamak isteyenler için yaz ayları idealdir. Planlarınızı bu bilgilerle yapın ve İtalya uçak bileti seçeneklerini gözden geçirin.

Siena ve çevresinde, klasik turistik rotalardan çok daha fazlası bulunuyor. Buraya gelirken sadece kamera değil, biraz da merak ve zaman almanız gerekiyor. Çünkü bu şehir, keşfetmeyi sevenleri ödüllendirmektedir. Hızla geçilecek bir yer değil; yavaşça dolaşın, çokça ara sokaklara dalın, kafelerde oturun ve insanları izleyin. Göreceksiniz, Siena kalbinizde küçük bir yer açacak.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer Yazılar

  • 23 Haz, 2025
Dünyanın en çok beklenen müzik ödülleri olan Grammy Ödülleri, bu yıl Covid-19 kısıtlamaları altında düzenlendi. Beyonce, en çok...
  • 22 Haz, 2025
Hafta sonları, keyifli zaman geçirmek ve kültür sanatla beslenmek için mükemmel. Sergiler, tiyatrolar ve festivallerle dolu unutulmaz anılar...
  • 21 Haz, 2025
Birikim yapma konusunda teknoloji büyük bir yardımcı! İşte yatırımını kolaylaştıracak 5 mobil uygulama: Level Money, Wally, YouNeedABudget, Spendee...
  • 21 Haz, 2025
İnternet, evde kalırken vizesiz ve masrafsız birçok farklı mekana erişim sunuyor. Müze gezmeleri, uzayla ilgili eğitimler ve sanat...