Gaziantep… Her yanından tereyağı aroması yükselen, fıstığın paha biçilmez olduğu ve tatlının neredeyse bir yaşam biçimine dönüştüğü bir şehir. UNESCO’nun gastronomi alanında “Yaratıcı Şehirler Ağı”na dahil ettiği Gaziantep’te, baklava yalnızca bir tatlı değil; yüzyıllardır süregelen bir el sanatı, ustalık ve sabırlı bir iş. Bu şehirde baklava yemek, sadece bir damak deneyimi değil, aynı zamanda kültürel bir ritüel. Eğer bir gün kendinizi Gaziantep sokaklarında, elinizde çay bardağı, gözünüzde ışıltılı fıstık yeşili tepsilerle bulursanız, mutlaka uğramanız gereken Gaziantep’in en iyi baklavacıları …
Gaziantepliler arasında adını duymadan şehirden ayrılmanız neredeyse imkânsız olan Koçak Baklava, Gaziantep’in modern klasiklerinden biri. İmam Çağdaş’ta çıraklıkla başlayan hikayeleri, bugün ülke sınırlarını aşmış bir başarıya dönüşmüş durumda. Coşkun ve İbrahim Koçak kardeşler, yıllarını fıstığın en uygun kıvamını bulmaya adamış. Onların sırrı, iri taneli fıstığın cömertçe kullanıldığı, çıtır yufkanın tereyağıyla bir araya geldiği o kare baklavada gizli.
Koçak’ın dükkanına girdiğiniz anda, sıcak şerbetin tatlı kokusu sizi sarhoş eder. Tezgâhın arkasında hummalı bir tempo var ve önünde sabırsızca bekleyen insanlar… Gün içinde tepsiler dolusu baklava satılır; ancak asıl keyif, o baklavanın taze taze tezgâhtan çıktığı anı yakalamaktadır. Her ne kadar şehir dışına gönderim yapsalar da, Gaziantep’te o atmosferin içinde yemek gibisi yoktur.
Gaziantep’te bir baklava yolculuğu İmam Çağdaş’la başlamazsa eksik kalır. 1887’den bu yana varlığını sürdüren bu dükkan, adeta bir tatlı müzesi gibi. Kurucusu Hacı Hüseyin Efendi’nin Halep’ten getirdiği tatlı ustalığı nesilden nesile aktarılmış. Şu an, Talat Çağdaş ve oğlu Burhan Çağdaş, bu tarihi mirası aynı özveriyle devam ettiriyor.
Uzun Çarşı’daki dükkanına girdiğinizde, baklava kokusu ve nostalji sizi hemen sarar. Her tabakta yüzyılı aşkın emeğin izleri var. Tereyağının kendine has aroması, incecik açılmış yufkalar ve taptaze Antep fıstığıyla birleşince ortaya çıkan tat, yalnızca bir tatlı değil; aynı zamanda bir miras gibi. İmam Çağdaş, Gaziantep’i anlamak ve şehrin ruhunu tatmak isteyen herkesin ilk durak noktası olmalıdır.
İlginizi çekebilir:
İçecekler ve Yiyecekler Hakkında Duyunca Çok Şaşıracağınız 35 İlginç Bilgi
Bugün her köşe başında gördüğümüz Güllüoğlu tabelalarının kökeni, Gaziantep’in kalbinde yer alan Elmacı Pazarı’na dayanıyor. 1800’lü yıllarda Halep ve Şam’da tatlı yapımını öğrenen Hacı Mehmed Güllü, yani Güllü Çelebi, bu tatlı imparatorluğunun temellerini atmış.
Elmacı Pazarı Güllüoğlu, baklava tarihinin dönüm noktalarından biri. Burada yediğiniz bir dilim yalnızca lezzetiyle değil, geçmişin hikayesini de sunuyor. Şu anda ailenin 6. kuşağı olan Cevdet ve Murat Güllü tarafından işletilen bu tarihi dükkan, geleneksel tarifleri koruyarak ustalığı modern dokunuşlarla birleştiriyor. Gerçekten de, Gaziantep’in en eski baklava okulu burası.
1984 yılında kapılarını açan Çelebioğulları, baklava yaparken samimiyetin lezzete dönüştüğü bir yer olarak biliniyor. Kurucusu, İmam Çağdaş’ta yetişmiş bir ustadır. Bu nedenle her lokmada köklü bir geçmişin izleri var. Burada tereyağı kokusu daha baskın ve şerbeti tam kararında.
Masaya oturduğunuzda ilk gelen ikram fıstık, ardından ise o efsanevi şöbiyet… Çelebioğulları’nın en sevilen tatlısı budur. Fıstıklı baklavasında her katında ayrı bir özen hissediliyor. En güzel yanı, eğer günün erken saatlerinde giderseniz, fırından yeni çıkmış baklavanın sıcaklığıyla karşılaşmanızdır. Gaziantep’te yerel halkın gerçek ustalık olarak adlandırdığı tat, burada tam olarak buluşuyor.
İlginizi çekebilir:
Baklavadan Burma Kadayıfa: Kurban Bayramında Yapabileceğiniz Birbirinden Lezzetli 22 Tatlı Tarifi
Gaziantep’in en genç ama iddialı baklavacılarından biri olan Ayıntap Baklava, kurucusu Levent Usta ile dikkat çekiyor. Ustalığını İmam Çağdaş’ta çırak olarak geliştirmiştir. 2000 yılında kendi markasını kurduğunda, kısa sürede modern ama geleneksel tatların adresi haline gelmiştir.
Ayıntap’ın tezgahında çeşit çeşit tatlılar sergileniyor: Midye baklava, şöbiyet, havuç dilimi ve klasik fıstıklı baklava… Her biri, geleneksel yöntemlerle ama modern bir titizlikle hazırlanıyor. Fıstığın yoğunluğu, yufkanın inceliği ve tereyağının doğallığıyla her detay, usta ellerin disipliniyle buluşuyor. Gaziantep’te baklava kültürünü çağın temposuna uydurmak isteyen herkes için ideal adres burası.
Türkiye genelinde bilinen Cumba Baklava, Gaziantep’in klasik lezzetini modern dokunuşlarla birleştiriyor. Bu işletmenin farkı, sadece baklavayı değil, ustalığı da Türkiye’nin dört bir yanına taşımış olması.
Cumba’da, geleneksel Gaziantep baklavasından midye baklavaya, şöbiyetten kare baklavaya kadar geniş bir tat yelpazesi var. Tüm ürünlerde birinci sınıf malzemeler kullanılıyor: en kaliteli fıstık, en taze tereyağı, en ince yufka… Bu nedenle her bir dilimde gerçek Gaziantep tadını yakalamak mümkündür. Kaliteye olan bağlılıkları sayesinde, Cumba yalnızca bir tatlıcı olmakla kalmayıp, aynı zamanda bir marka hikayesi haline gelmiştir.
İlginizi çekebilir:
Bayram Günlerinin Vazgeçilmez Lezzeti: Püf Noktalarıyla Ev Yapımı Baklava Tarifi
Adı bile güven veren Hamido Baklava, “yeminli baklavacı” olarak biliniyor. Üretiminde katkı maddesi bulundurmayan bu işletme, her şeyi doğal ve saf olarak sunuyor. Ustalar, işe başlamadan önce baklava yapımıyla ilgili adeta bir ustalık yemini ediyor. Tatlılar taş fırında pişerken; şerbet, tereyağı ve fıstık, Gaziantep’in geleneksel yöntemlerine uygun olarak hazırlanıyor. Fiyatları bazı markalara göre daha uygun, ancak lezzeti onlardan geri kalmıyor. Doğal malzeme hassasiyetiyle öne çıkan Hamido, hem yerel halkın hem de dışarıdan gelen ziyaretçilerin favorisi.
Gaziantepliler “Zeki İnal candır, gerisi heyecandır” der. Bu söz, aslında her şeyi özetliyor. Şehrin en özel baklavacılarından biri olan Zeki İnal, fabrika sistemine geçmeden hâlâ butik üretim yapan sayılı ustalardan biridir. Dükkanın sade yapısı, gösterişten uzak tarzı, lezzetin gerçek sahibinin ustalık olduğunu kanıtlıyor.
Burada sadece üç çeşit ürün satılıyor: baklava, şöbiyet ve fıstıklı kurabiye. Ancak her biri, başlı başına bir eser. Özellikle şöbiyet, kelime anlamıyla lezzet. Günün erken saatlerinde gitmek şart, çünkü akşamüstü tezgâhta neredeyse hiçbir şey kalmıyor. Dükkan pazar günleri kapalıdır, fakat şehir dışına kargo hizmeti sunulmaktadır. Yine de, o şöbiyeti yerinde, taze fırından çıktığı an yemek gibisi yoktur.
Gaziantep’te baklava yemek, sadece tatlı bir mola değil, aynı zamanda yüz yıllık bir geleneğe dokunmak demektir. Her lokmada bir hikâye, her şerbette bir miras saklıdır. Şehre bir kez uğradığınızda, o tatlı kokunun sizi tekrar geri çağıracağına emin olabilirsiniz.
