Ülkemiz, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bu medeniyetlerin kalıntılarını görmek son derece heyecan vericidir. Hangi medeniyetlerin nerelerde ve nasıl yaşadığını merak ediyorsanız, açık hava müzeleri tam size göre! Zaman içinde bir yolculuğa çıkarken alışılmışın dışında bir tatil de geçirebilirsiniz.
Türkiye’nin en etkileyici 7 açık hava müzesini keşfedin…
⦁ Efes Antik Kenti / Selçuklu, İzmir

Helenistik Çağ’dan Selçuklular dönemine kadar korunmuş olan Efes Antik Kenti, dünya sanatının önemli merkezlerinden biridir. MÖ 6000 yılına dayanan kuruluşuyla Efes, Romalılar döneminde bir liman şehri olarak işlev gördü. İzmir’in Selçuklu ilçesinde yer alan bu antik kent, “Dünyanın 7 Harikası” arasında yer alan Artemis Tapınağı ile öne çıkmaktadır. Meryem Ana’nın da burada bulunduğu söylenen bu tapınak dışında, Celcus Kütüphanesi, Yamaç Evler, Antik Tiyatro ve Kral Yolu yapıları da gezilmesi gereken önemli noktalardır. Efes Antik Kenti’ni nisan ve ekim ayları arasında ziyaret edebilirsiniz.
⦁ Hattuşaş Antik Kenti / Boğazkere, Çorum

Çorum’un Boğazkale ilçesinde yer alan Hattuşaş Antik Kenti, Anadolu’nun en eski ve en büyük medeniyetlerinden biri olan Hititlerin 400 yıl boyunca başkenti olmuştur. Kentin ilk büyüklüğü 1 kilometrekendi, daha sonra 2,5 kilometreye genişlemiştir. Hattuşaş, 1986 yılında UNESCO “Dünya Mirasları Listesi”ne dahil edilmiştir. Kentin en dikkat çeken kalıntısı, tarihî Kadeş Antlaşması’nın yazılı olduğu tabletlerdir. Buranın ziyaret dönemleri nisan ve ekim aylarıdır.
⦁ Göreme Açık Hava Müzesi / Göreme, Nevşehir

Kapadokya’nın ilim ve düşünce merkezi olan Göreme, yüzyıllar boyunca manastır hayatının sürdüğü önemli bir yerleşimdir. MS 4-13. yüzyıllar arasında Hristiyanlığın merkezi olan Göreme’nin en dikkat çekici özelliği, bölge halkının kayaları oyarak oluşturduğu manastırlar ve kiliselerdir. Bu kayaların içinde dini merkezler, yemekhaneler ve oturma alanları bulmak mümkündür. Göreme’yi ziyaret ettiğinizde Tokalı Kilise, Elmalı Kilise, Aziz Basil Şapeli, Yılanlı Kilise ve Karanlık Kilise’yi kesinlikle görmelisiniz. Bölgeye nisan ve ekim aylarında gidebilirsiniz.
⦁ Bergama (Pergamon) Antik Kenti / Bergama, İzmir

Günümüzde “Bergama” olarak bilinen Pergamon, 8000 yıllık geçmişiyle Antik Çağ’ın önemli yerleşim merkezlerinden biridir. “Korunaklı kale” anlamına gelen Bergama Krallığı’nın başkenti olan bu şehir, İzmir’in tarihiyle buluşmasına imkan tanır. İzmir’e gittiğinizde Bergama’ya uğramayı unutmayın. Kent, nisan ve ekim ayları arasında ziyarete açıktır.
⦁ Milet Antik Kenti / Didim, Aydın

Ege Bölgesi’nin kültürel merkezi olan Milet Kenti, Didim ilçesinde Balat köyü yakınlarında yer alır. Antik kentin kuruluşuyla ilgili iki ana görüş vardır: Coğrafyacı Strabon’a göre Milet’liler Giritliler tarafından kurulmuşken, Homeros’un İlyada eserine göre kent, Atina kralının oğlu Neleus’un önderliğinde İyonyalılarca inşa edilmiştir. İlkin MÖ 2000 yıllarında Myken kolonisi tarafından yerleşilen kent, zamanında bir liman şehri olarak işlev görmüştür; ancak Büyük Menderes’in denizi doldurmasıyla karada kalmıştır. Milet’te, Anadolu’nun en önemli tiyatrosu, Delphinion, Roma hamamları, agora, gymnasium ve bouleterion gibi yapılar mutlaka görülmelidir. Milet Antik Kenti’ni de nisan ve ekim ayları arasında ziyaret edebilirsiniz.
⦁ Perge Antik Kenti / Aksu, Antalya

Perge Antik Kenti, Antalya’nın Aksu ilçesinde bulunur. Bir dönem Pamfilya bölgesinin başkenti olan Perge, MÖ 1200 yıllarında kurulmuştur. Helenistik Çağ’ın en güzel ve en varlıklı şehirlerinden biri olan kentin en ilgi çekici yapısı ise, 12 bin kişilik tiyatrosudur. Geçmişte burada gladyatör oyunlarının yapıldığı bilinmektedir. Şehrin tanrıçası Artemis Pergaia’ya adanmış tapınağın kazı çalışmaları hala sürmektedir. Perge Antik Kenti’ni nisan ve ekim aylarında ziyaret edebilirsiniz.
⦁ Nemrut Dağı Açık Hava Müzesi / Kahta, Adıyaman

Nemrut Dağı, UNESCO “Dünya Mirasları Listesi”ne girmeye hak kazanmış tarihi bir yapıdır. Güneşin doğuş ve batışının en iyi izlendiği yerlerden biri olarak bilinir. Adıyaman’ın Kahta ilçesinde yer alan bu önemli yapı, MÖ 69 yılına ait Kommagene Krallığına ait anıt ve heykellerden oluşmaktadır. Eğer buraya gelirseniz, 2206 metre yüksekliğindeki Nemrut Dağı’nda eşsiz bir manzara keyfi yaşarken Kommagene Kralı’nın mezarını da fotoğraflamayı unutmayın. Doğu-Batı uygarlığının köprüsü olan Nemrut Dağı, nisan ve ekim aylarında ziyarete açıktır.
Kaynak: