Dünyanın en güzel yürüyüş rotalarından biri olarak kabul edilen ve yürümenin tadını çıkarabileceğin Likya Yolu, asırlardır Işık Ülkesi olarak bilinen bir bölgede seni bekliyor. Doğanın kuşattığı bu yolda pek çok antik kentin varlığı, tarihe karşı duyduğun ilgi ve merakını artıracak. Fethiye’de başlayacak yolculuğunda, ziyaret ettiğin her antik kent sana unutulmaz anılar sunacak. Dünyanın en muhteşem manzaralarına sahip 50 yürüyüş rotasından biri olan Likya Yolu hakkında merak ettiğin her şeyi bu yazıda bulabilirsin.
Fethiye ve Antalya arasında eşsiz bir doğa
Tarihin derinliklerine bir yolculuğa çıkarken, doğanın ve huzurun keyfini çıkarabileceğin Likya Yolu, Muğla’nın Fethiye ilçesi, Hisarönü (Ovacık) bölgesinden başlıyor. Farklı güzergahlar ve rotalar eşliğinde yaklaşık 500 km’lik bir yolculuk, Antalya’daki Geyikbayırı Köyü’nde sona eriyor. Her iki yönden de yürüyebileceğin bu yol boyunca pek çok yerleşim yeri, antik kent, doğal güzellik ve çeşitli ilginç unsurlar seni bekliyor.
Likyalıların izinde…
Likya Yolu, tarihin en önemli medeniyetlerinden biri olan, Ege-Akdeniz boyunca hüküm süren Likya topraklarının içindedir. Günümüzde tarihçiler, Teke Yarımadası üzerinde kuzeyde Burdur-Gölhisar, batıda Muğla-Köyceğiz ve doğuda Antalya’yı kapsayan bölgeye “Işık Ülkesi” adını vermektedir. Tarihe damga vuran bu kadim topraklarda, zorlayıcı coğrafyası ve sıcak iklimi altında birçok iz bulabilirsin. Likya’nın başkenti Patara olan bu bölge, denizcilik, korsanlık ve askerlikle geçimlerini sağlayan Likyalılar tarafından pek çok tarihi eser üretilmiş ve günümüze ulaşmıştır.
Bir yanda doğa bir yanda tarih
Likya Yolu boyunca, başta Likyalılar olmak üzere birçok geçmiş topluluğun izlerine rastlamak mümkündür. Yol üzerinde 20’den fazla antik kent bulunmaktadır. Ayrıca, Fethiye, Ölüdeniz, Kelebekler Vadisi, Kabak Koyu, Yediburunlar, Kalkan, Kaş, Kekova, Demre, Finike ve Korsan Koyu gibi doğanın en güzel yerleri seni bekliyor. Dünyanın en uzun doğal plajlarından biri olan Patara Kumsalı ve Avrupa ile Türkiye’nin en yüksek sahil zirvesi olan Tahtalı Dağı (2366 metre) de bu yol üzerinde yer almaktadır.
İster otelde, ister kampta kalabilirsin
Özellikle gezginlerin favorisi olan Likya Yolu’nda dinlenmek, güneşlenmek, denize girmek ve spor yapmak için pek çok mekan ve zaman bulacaksın. Yol boyunca çok sayıda kamp alanı, otel, motel ve pansiyon gibi dinlenme yerleri mevcuttur. Ayrıca, çeşitli bölgelerde deniz kenarında kamp yapma imkanı da mevcut. Likya Yolu’na gitmek ve doğayla tarihin iç içe geçtiği bu deneyimi yaşamak istersen, ılıman iklimin sağladığı avantajlarla farklı tarihler seçebilirsin. Fakat yürüyüş için en iyi zaman, karlarla kaplı zirveleri ve toprağın çiçeklerle kaplandığı bahar mevsimi ile sıcak ve nemin azaldığı Ekim-Kasım dönemidir. Dağların zirvelerinde, gün içinde dört mevsimi bir arada yaşama fırsatını da unutmamak gerekir.
Yolda kaybolmadan gidebilirsin
Likya Yolu, uluslararası bir standart olan Fransız Grande Randonnee sistemi ile işaretlenmiştir ve kavşak noktalarında sarı yönlendirme tabelaları bulunmaktadır. Patikalarda her 50, toprak yollarda ise yaklaşık her 200 metre aralıklarla işaretlenen kırmızı-beyaz çizgiler, doğaseverlerin işini kolaylaştırmaktadır. Kırmızı boya ile çizilmiş ‘çarpı’ işaretleri, patikadan sapıldığını gösterirken, üst üste çizilmiş kırmızı-beyaz işaretler, bir yol ayrımına geldiğini hatırlatmaktadır. Bu işaretler periyodik olarak gönüllüler tarafından yenilenmektedir.